Biyolojik olaylarda mevsimler çok önemlidir. Çiçekler ne zaman açacağını, meyveler ne zaman olgunlaşacaklarını, yapraklar ne zaman döküleceklerini bilirler (!)...
İnsan biyolojisinde bizim bildiğimiz gerçek, yumurtalıklarında yumurta geliştirecek öncü oluşumlar (antral foliküller) 35 yaşına kadar yeterli miktarda olmasıdır. Yine bilimsel veriler, antral foliküllerin bu yaştan sonra hızla azalmaya başladığını göstermektedir. Hele kırk yaşından sonra ciddi oranda azalırlar. Öte yandan, dökülmeyen saçların ağarması gibi, ileri yaşlarda kalan yumurtaların genetik olarak sağlıklı bebek oluşturma ihtimali de maalesef azalır.
Onun için tüp bebek tedavisinde başarı oranlarının en büyük etkeni anne adayının yaşıdır.
Nasıl ki, bazı insanlar genetik temelleri izin veriyorsa, iyi çevre koşullarında yaşıtlarından daha genç kalabiliyorlarsa, her kadının yumurtalık yaşı nüfus cüzdanındaki yaşı ile aynı olmayabilir. Bu bazen kişinin aleyhine olması gerekenden daha ileri yaşta olurken, bazen şanslı kişilerde beklenenden daha genç kalmış olabilir.
Bunu biliyor muydunuz?
Baba adayının yaşı genel olarak ön planda izlenmese de, 35 yaşından sonra sperm parametreleri bozulmaya başlar. Kırk yaşından sonra sperm DNA hasar oranı belirgin olarak yükselir. Evet, anne adayının yaşı çok önemli, ama baba adayının yaşı hiç önemsiz değil...